bilgi@isimsizyilikler.org
Ana Sayfa
Hakkımızda
Hakkımızda
Değerlerimiz ve Hedeflerimiz
Mütevelli Heyet
Organizasyon Şeması
Çalışma Sistemi
Faaliyetlerimiz
Projelerimiz
Neler Yapıyoruz
İletişim
Hesap Numaraları
DEĞERLERİMİZ VE HEDEFLERİMİZ
Değerlerimiz “Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden birşey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu bilir.” Bakara Sûresi, 273. Ayet Sahadaki faaliyetlerimiz esnasında şunu fark ettik ki gerçek ihtiyaç sahipleri istemekten utanırken yardım dahi yapabilecek durumda olanlar ısrarla yardım talep etmekteler. Bu durumdan dolayı İhtiyaç Tespit Sistemi ile hareket ederek yardımın isteyene/talep edene değil, gerçekten zor durumda olan, sıkıntı çeken dolayısıyla hak edene ulaşması için gayret sarf etmekteyiz. İsimsiz İyilikler Vakfı’nın ve onun tüm gönüllülerinin en mühim gayesi emanetin tam olarak doğru adrese ulaşmasıdır. “Allah yolunda mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi uygun görmeyen kimselerin Rableri yanında mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar, üzülmeyeceklerdir.” Bakara Sûresi, 262. Ayet İsimsiz İyilikler Vakfı’ndan kişi ihtiyaç sahibi olmadan istese dahi gönlü kırılmamaya çalışılır, güzellikle izah edilir ve geri çevrilir. İhtiyaç sahibi olup isteyenlere o anda yardımcı olunamayacaksa yine güzel dille anlatılır, gönlü kırılmamaya çalışılır. İhtiyaç sahiplerine yapılan yardımlar ise bir emanet teslimi titizliğiyle gerçekleştirilir. Gönüllülerimiz bir sipariş teslimi yaparmışçasına onların malını onlara teslim ederler. Ekibimizdeki her gönüllü iyiliğin bulaşıcı özelliği sebebiyle aramıza katıldı. Aramıza katılan gönüllülerimizin tek pişmanlıkları var: “keşke daha önce gelseydim”. Bu güzel salgının artarak devam etmesi bizleri çok sevindiriyor ve ümitlendiriyor. Bir insan dünyayı kurtaramaz, ama kurtaracak iyilik hamlesini başlatabilir. Bu iyilik hamlesi insanlar arasında yayılarak artar ve bir gün hedefe ulaşılmış olunur. Ki hedefe ulaşılmasa da bu gayede çalışmak ve hayatını sarf etmek bizler için vazifedir. Bizler vazifemizi yaparız, bereketini ve muvaffakiyetini Mevla Teala’ya bırakırız.
Hedefimiz Dünyada her zaman iyilik ve kötülük mücadele halindedir. Bizler iyilik tarafında mücadeleye devam edeceğiz. Niyetimiz iyiliği milletimiz arasında yaygınlaştırmak. İyilik yapmanın ruha verdiği lezzeti, huzuru, bu uğurda mücadelenin sürurunu, hakiki bir amaç uğruna yaşamanın gayretini mümkün olduğunca çok insana yaşatmak gayretindeyiz. Bu amaç doğrultusunda bağış yapmak isteyenleri davet edip bizzat bağışlarını kendi elleriyle yapmalarını sağladık. Hayatımız boyunca uzak durduğumuz yoksul yaşam ve insanlar ile yüzleşmek bizlere hayattaki gayelerimizi derinden hatırlattı. Hayatın koşuşturmacası ve hızlı temposu arasında maddiyat peşinde koşan insanlar bu hisleri yaşadıklarında yanlış amaçlar peşinde koştuklarını anladılar. Devamlı bir yarış halinde bir yerlere yetişmeye çalışan insanın nereye varacağını bilmeden koştuğunu fark ettiler. “Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkin çirkin şeylere teşvik eder. Allah da lütfundan ve bağışlamasından birtakım vaatlerde bulunuyor. Allah'ın lütfu geniştir. O herşeyi bilendir.” Bakara Sûresi 268. Ayet Bir ihtiyaç sahibinin yardım edilmeye ihtiyacı varken, varlıklı olanın da yardım etmeye ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor. Buna terapi, tedavi, güzel amel, sevap vs. çeşitli isimler verilebilir. Gerçek şu ki çok tuhaf gözükse de bu bir ihtiyaç. Yardım etmeye ruhumuzun ihtiyacı var. Görünen o ki Allah iki tarafı birbirine muhtaç kılmış. Varlıklı olan -ki bu illa zengin anlamına gelmiyor; asgari ücret alan biri, sokakta yaşayan ve hiçbir geliri olmayana göre varlıklıdır – Allah’ın ona verdiği rızkın bir kısmını paylaşıp ihtiyacı olana “bu onun hakkıdır” anlayışıyla verecek ve mutlu olacak. İhtiyaç sahibi de ona Allah’tan gelen bu nimete şükredip, vesile olana da teşekkür edecek ve mutlu olacak. İnsanın maddiyatı ne kadar artarsa fıtratı sebebiyle doymuyor; hırsı ve maddeye ihtiyacı bir o kadar artıyor. Azalır, çalınır, kaybolur düşüncesiyle korku içinde yaşıyor. Oysa o maddiyatı emanet olarak görüp Allah yolunda sarf edenin içi rahat, kalbi mutmain oluyor. İki tarafı da saadete ulaştıran iyiliği önce memleketimizde milletimize yaymak. Memleketimizden de dünyaya yaymak ve iyliği, barışı, kardeşliği her yerde hakim kılmak niyetiyle yolumuza devam ediyoruz.